Warning: sprintf(): Too few arguments in /home/egitimas/public_html/wp-content/themes/default-mag/assets/libraries/breadcrumb-trail/inc/breadcrumbs.php on line 254

KAYNARCA DERESİ

Ülkemizin her yöresinde farklı söylenceler mevcuttur. Bunları biz genel olarak “efsane” şeklinde adlandırırız. O yörede yaşayanlar tarafından iyi bilinen bu söylenceler, başka yörelerdeki kişiler tarafından pek bilinmemektedir. Bu yazımızda “Kaynarca Deresi”nden söz edeceğiz.

KAYNARCA DERESİ – Ülkemizin her yöresinde farklı söylenceler mevcuttur. Bunları biz genel olarak “efsane” şeklinde adlandırırız. O yörede yaşayanlar tarafından iyi bilinen bu söylenceler, başka yörelerdeki kişiler tarafından pek bilinmemektedir. Bu yazımızda “Kaynarca Deresi”nden söz edeceğiz.

Kaynarca Deresi
Kaynarca Deresi – Kaynak: kaynarca.bel.tr

Kaynarca, Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesine bağlı şirin bir beldedir. Dupnisa Mağarası’na gitmek isteyenler için alternatif güzergâhlardan birinin üzerinde yer almaktadır. Kaynarca Deresi’ne ait bir söylence vardır.

Eski zamanlarda Tuna Nehri boylarında koyunlarını otlatan bir çoban varmış. Bir gün çok kıymetli olan koçlarından biri başkasının tarlasına doğru kaçmaya başlamış. Artık açlıktan mı, hür olma arzusundan mı bilinmez, hayvan pek bir hızlı koşuyormuş. Çoban da onun peşi sıra koşuyor ve koçu durdurmak için var gücüyle bağırıyormuş. Ancak hayvanın durası yokmuş. Onu kovalayan çobanın elinde; bıçağıyla ince ince işlediği, yanından hiç ayırmadığı bir değnek varmış. Koçun durmamasına çok sinirlenen çoban, değneği koça doğru fırlatmış. Koçun üstünden aşan değnek, Tuna Nehri’ne düşüvermiş. Düşer düşmez de gözden kaybolmuş. Çoban, değneği ne kadar arasa da bulamamış. Boynunu büküp sürüsünün yanına dönmüş.

Aradan çok uzun zaman geçmiş. Bizim çobanın yolu Kırklareli’ne düşmüş. Kaynarca Deresi’nin yakınından geçerken dereye yakın bir kahvenin kapısında asılı duran bir değnek görmüş. Dikkatli bakınca bu değneğin kendisinin kaybettiği değnek olduğunu anlamış ve çok sevinmiş. Değneği eline alıp evirmiş, çevirmiş, iyice incelemiş. Oradakilere olan biteni anlatmış. Kahvedekiler ona “Yolcu, yanlışın var. Sen Tuna’da kaybetmişsin de biz bunu Kaynarca Deresi’nde bulduk.” demişler. Tuna Nehri ve bu dere birbirine çok uzak olduğundan kendilerince bu değneğin çobana ait olamayacağını belirtmişler. Çoban da bunu ispatlamak istemiş. Değneği eline alıp bir sağa bir sola burmaya başlamış. Sonra değnek ikiye bölünüvermiş. İçinden de altınlar çıkmış. Meğer bizim çoban, kazandıklarını bu değneğin içine saklarmış hep. Kahvedekiler bunu görünce hem şaşırmışlar hem de çobana hak vermişler.

Tuna Nehri ve Kaynarca Deresi Birbirine mi Bağlı?

Kaynarca Deresi’nin Tuna’nın yer altından beslediği bir kolu olduğu anlaşılmış. Bu sebeple dereye bu bölge de “Tuna Kızı” denir. Evliya Çelebi’nin de bölgeyle ilgili sözleri şunlardır: Bin yüz adet bağlı bahçeli kiremitli evleri vardır. İki hanı, bir küçük hamamı, cami ve dükkanları var. Burada Melek Ahmet Paşa’ya yetişip Vize Paşası’na mektuplarını verdim. Burada kayalar arasından bir su kaynar ki sanki Kevser şarabıdır. Bu suyun Tuna’dan kaynaklandığı gerçektir. Çelebi Sultan Mehmet zamanında Tuna’ya saman ve kömür dökülünce bu pınarlardan samanlı ve kömürlü su çıkmıştır. “

Serbay KAYGANACIOĞLU (serbayk@egitimaskina.com)

8. sınıf arkadya arkadya kitap Arkadyakitap ARKADYA YAYINLARI arkadyayayınları bilgisayar biraskbirkitap@intagram.com BirAşkBirKitap biraşkbirkitap@instagram Books EVDEKALKİTAPOKU EVDEKALTÜRKİYE eğitim HAFTANIN KİTABI karakaş Kimberley Freeman kimdir kitap kitap aşkı kitap kurdu kitapoku kitap okuma kitapokuyalım kitapokuyun Kitap Önerisi KRISTIN HANNAH lgs Mustafa Kemal Atatürk nasıl neden nedir neokumalıyız NEOKUYALIM osmanlı PEGASUSYAYINLARI sedef SEDEFYILMAZKARAKAŞ sedef yılmaz karakaş serbay kayganacıoğlu soru türkiye Türkçe yılmaz çocuk

serbayk

Türkçe öğretmeni, site yazarı, müzisyen...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sonraki Gönderi

Romanlarda, Hikayelerde Anlatıcı ve Bakış Açısı

Paz Nis 18 , 2021
Hikaye ve roman aslında genel özellikleriyle aynı yazı türüdür. Aradaki farklara bakarsak romanların biraz daha uzun, olay örgüsü yönünden daha zengin, bazen de kişi sayısının hikayelere göre daha fazla olduğunu görürüz.

Bunlar size göre!

CLOSE
CLOSE